YANGIN YERİ - Yeni Urfa 

SON DAKİKA
“YANGIN YERİ”
01 Ekim 2019 - Salı 09:06
S. Ahmet KAYA

Etrafımız yanıyor a dostlar; kimse su götürmüyor yangın yerine. Suriye'den, Mardin'den, Cizre'den küller yükseliyor gökyüzüne. Küller dağlarımızın, ovalarımızın üstünü kalın, kara bir sis gibi örtüyor. Oradan şehirlere iniyor sokaklara, evlere; ta genzimize kadar. Kimseler görmüyor bunu. Günlerce burun deliklerimizde çöreklenerek nefes alma duyularımızı perişan ediyor da kimse görmüyor.  An an zehirliyor bizi. Siyah, gri, mor ama hep ölüm kokan küller gibi… Göklerimizde dönüp duruyor. Ölüm gibi çörekleniyor boğazımıza. Kimse hmiyor. Ah, vah ediyoruz ama nafile. İnsanlığın kulağı, vicdanı tıkalı…

Suriye ve Güneydoğu, yani Ortadoğu göğe savrulan gri, mor, kara renkli küller gibi yanıyor; kimse görmüyor, duymuyor a dostlar. Dağlar yanıyor; ağaçsız, kuşsuz kalıyor ormanlar kimse hmiyor. Su zehir, hava zehir, yer-gök demir pranga…

El Cezire yanıyor, İbrahim Halil'in yurdu yanıyor; Mardin, Cizre, Diyarbakır yanıyor… Gazze, El Halil, Rakka, Halep yanıyor kimse duymuyor, görmüyor, hmiyor a dostlar. Aylin bebek cansız bedeniyle sahile vuruyor, vicdanlar sızlamıyor. Öğrenciler okullarına gidemiyor, doktorlar hastalarına…

Nerdesin ey büyük insanlık… Ayağına pranga geçirilmiş insanlık nerdesin… Ortadoğu mu yanıyor? Varsın yansın kimin umurunda… Hayır, hayır yanan Ortadoğu değil, yanan BÜYÜK İNSANLIK!

Saddam, Esad, El kaide, İşid… yığınla terör örgütleri. İki ucu keskin, zehre bulanmış bıçak gibi saplanmış böğrümüze, ne yana dönsek kesiyor bir tarafımızı; zehirliyor aklımızı, vicdanımızı. Kurtuluş yok bu bıçağın darbelerinden. Vuran kim belli değil. Niçin vuruyor? Barış ve insanlık için!..

İnsanlık bizi görmüyor, duymuyor. Bunu bir yere kadar anlayabiliriz. Peki, biz Müslümanlara ne oluyor… Evet, biz Müslümanlar, kendi sorunlarımıza çare aramak yerine, birbirimize düşmüş, habire bu fitne ateşine İbrahim'in ateşine taşır gibi odun taşımaya devam ediyoruz. Kalplerimiz, niyetlerimiz ne kadar da kirli ve acınacak durumda…

Ne kadar da küçük hesapların peşinde koşuyoruz. Vicdanımız, aklımız doğruları görmekten ne kadar da uzak. İnsanlığımızı, kardeşliğimizi canlı tutacak ve geleceği inşa edecek yol ve mekanizmaları üretmekten ne kadar da yoksun. İbadetlerimiz, iyi niyet çabalarımız ensar-muhacir kardeşliğini  tesis etmeye, içimize giren fitne ateşini söndürmekten ne kadar da uzak.

Acınacak durumdayız. Ve biz bu halimizi görmüyoruz ne yazık ki! Hep küçük hesapların peşinde koşmaya devam ediyoruz. Müslümanların, insanlığın sorunlarını değil, nefsimizin hoşuna gidecek şeylerin peşinde koşuyoruz.

 

Ne yazık ki Müslümanlar parça parça. Mezhep, kabile, aşiret, örgüt, birey anlayışıyla hareket ediyor. Herkes kendini ve yakın çevresini özne olarak görüp, kabul ettirmeye çalışıyor. Ve sözde bunu İslam ile irtibatlandıracak kadar hayâsızca, ahlaksızca harekete edebilme ferasetini gösterebiliyor. Bu bölünmüşlük onları ve İslam'i kurtarmaz. Ama Müslümanlar üzerine oyunları olanların ekmeğine yağ süreceği kesin. Ortadoğu yanıyor onların umurunda mı…

Suriye, Mısır, Diyarbakır, Mardin, Cizre yanmış kimin umurunda… Arap ölmüş, Kürt ölmüş, Türk ölmüş ne fark eder ki. Müslümanlar yanıyor a dostlar kim duyar, kim ağlar…

Yorumunuz
İsminiz:


Yorumunuz:
Okuyucu Yorumları
Yazarın Diğer Yazıları